Bugun...

Dinî Eğitimin Gerekliliği

 Tarih: 21-07-2022 19:37:00
MUSTAFA TURGUT - GELİBOLU MÜFTÜSÜ

Her şeye gücü yeten yüce bir varlığa inanmak, insanoğlu için fıtrî bir ihtiyaçtır. Yapılan araştırmalar, münferit olarak insanlar arasında “inançsız”ların bulunabileceğini, ancak tarih boyunca “inançsız” bir toplumun bulunmadığını/bulunamayacağını göstermiştir.

İnanç, ilk aşamada, çocuğun içinde doğduğu ve geliştiği aile, toplum ve çevrede teşekkül eder.

İnsanın çocukluk, gençlik ve yetişkinlik olmak üzere üç temel dönemi vardır. Her dönemin kendine özgü husûsiyetleri bulunmaktadır. Tabi bu üç dönemin birbiriyle yakından ilgili olduğu da unutulmamalıdır. 

Çocukluk dönemi, ferdin ileriki hayatının temellerini oluşturması bakımından hayatî bir zaman dilimidir. Çocukluk döneminde edinilmesi gereken bir davranış veya inanış biçimi, bu dönemde kazanılmadığında sonraki dönemlerde çok zor kazanılmaktadır.

Her yaş döneminin kendine has ihtiyaçları, sorunları ve hassas yönleri olmasına rağmen, kimliğin, şahsiyetin ve karakterin büyük oranda şekillendiği, her açıdan derin ve kalıcı izlerin oluştuğu dönemin çocukluk dönemi olduğu unutulmamalıdır.

Çocuklar, Allah’a inanma hususunda özel ve canlı bir hazırlık içindedirler. Bundan dolayı sürekli soru sorarlar. Bu bağlamda dört yaşındaki bir çocuk ile annesi arasında geçen şu konuşma oldukça dikkat çekicidir:

- Çocuk: İnsanlar nasıl dünyaya gelir?

- Anne: Anneler dünyaya getirir.

- Çocuk: Fakat onlar büyüktür.

- Anne: Ama onlar daha önceden küçüktü.

- Çocuk: Evet, fakat daha önceden hiçbir şey yokken onları nasıl yaptılar?”

Çocuk, bu son soruyla aslında “İlk insan nasıl yaratıldı?” demek istiyor. İşte tam bu noktada, onun tabiatında var olan bu inanma duygusunu sağlıklı bir şekilde yönlendirmede görev, din eğitimine düşmektedir.

Hülasa; bütün insanlar, özellikle çocuklar, nebevî öğretim metodu takip edilmek suretiyle fıtrata uygun bir dinî eğitime tabi tutulmalıdır. Bu konu, tahsiniyat kabilinden bir vazife olmayıp hayatî bir zorunluluktur. Bunun gerekçelerini şöyle özetlemek mümkündür:

1. Karmaşık ve duygusal bir yapıya sahip olan insanı krizlerden ve bunalımlardan kurtaran, onun duygusal yönünü düzene koyan yegâne unsur dindir.

2. Sağlam dini inancın; zihnî, fikrî, ruhî ve ahlâkî yönden kendi içinde dengeli ve tutarlı, ifrat ve tefritten uzak, kâmil bir kişiliğin oluşmasına yaptığı katkı inkâr edilemez. Mesela yapılan bir araştırmada, dindar kişilerin insanlarla olan münasebetlerinde daha müsamahakâr ve yardımsever oldukları tespit edilmiştir.

3. Dindarlık, içtimâî hayatta gelişen hadiselere karşı kişiye güvenilirlik hissi kazandırır.

4. Ergenlik döneminde oluşan bunaltıcı şüphelerden kurtulmak, orta yaşlarda “orta yaş krizi” denilen süreci iyi yönetebilmek, ileriki yıllarda ideal bir şahsiyet kazanmak ve nihayet yaşlılık döneminde ölüm korkusu gibi duygusal durumları düzenlemek sağlam bir inanca sahip olmaya bağlıdır.

5. Kâmil bir inanca sahip olan fertlerin, pek çok kaygı ile başa çıkabildikleri, hayatı anlamlandırmada ve olaylar karşında metanetlerini muhafaza ederek mutedil ve sağlam bir duruş sergiledikleri bilinmektedir.

6. Din, bencilliği [enâniyet] men eder; başkalarını düşünmeyi/öncelemeyi salık verir (îsâr). Kalpte kin ve düşmanlığın yaşanmasına müsaade etmez. Düşmana bile merhameti ve affı telkin eder. Yemede, içmede ve eğlenmede ölçülü olmayı tavsiye eder.

7. Din, modernitenin sebep olduğu anlamsızlık, karmaşa, tatminsizlik, bunalım ve çözümsüzlük gibi illetlerin yegâne devasıdır.

8. İnsanların sosyo-ekonomik durumunu iyileştirmemiz halinde her şeyin yoluna gireceği ve insanların mutlu olacağı şeklindeki düşünce ve yargı, son derece yanlıştır. Zira “maneviyat” ve “mukaddesat” inancı olmadan mutlu olmak mümkün değildir. İnsanın muhtaç olduğu “maneviyat” ve “kudsiyet”in kaynağı da maddî varlıklar değil, din/ inançtır.

Dini eğitimin zahirî/dünyevî bir takım faydalarını ifade etmeye çalıştım. Uhrevî faydalarını ifade etmeye ise kelimeler kifayetsiz kalır.

Okulların tatil olduğu bu zaman diliminde günlük bir saat da olsa çocuklarımızı dini eğitim için camiye göndermeyi ihmal etmeyelim.

Selam ve dua ile…

  Bu yazı 1924 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI