Bugun...

İNSAN: MÜKERREM VARLIK (II)

 Tarih: 08-01-2021 08:48:00
MUSTAFA TURGUT - GELİBOLU MÜFTÜSÜ

İnsanoğlu, dünyayı sever, âhireti ihmal edip dünya nimetlerine kavuşmakta acele eder. O kadar aceleci ve tez canlıdır ki sabredemez, sanki iyiliği istiyormuşçasına ısrarla hakkında iyi olmayanı ister durur. Dünya malına o kadar düşkündür ki malının, kendisini ölümsüz kılacağını sanır. Başkasından Allah için ister ama kendisinden Allah için bir şey istendiğinde vermez, böylece insanların en şerlisi, en kötüsü olur. Bu, hep nefsine düşkün olmasından kaynaklanır. İnsanı yoktan var eden Allah, “İnsan ruhunda doymazlığa, bencil tutkulara karşı bir eğilim vardır.” [Nisâ, 4/128.] buyururken, Resûlüllah Efendimiz de bu hakikati şöyle dile getirmiştir: “Âdemoğlunun bir vadi dolusu altını olsa, iki vadi olmasını ister. Onun ağzını ancak toprak doldurur.” [Buhârî, Rikâk, 10]

Peygamber Efendimiz (sav), insan karakterini nitelediği bir başka hadis-i şerifinde yine genel olarak insanların olumsuz bir ahlâkî yönüne işaret buyurmaktadır:“İnsanlar yüzlerce deveye benzer; içlerinde neredeyse bir tane binek devesi bulamazsın!” [Buhârî, Rikâk, 35] Yani bir deve sürüsü arasında nitelikli, huysuz olmayan, kendisiyle yolculuk yapılmaya müsait, taşımacılığa elverişli, kuvvetli bir deve (râhile) bulmak ne kadar zorsa aynı şekilde insanlar arasında yüksek meziyetlere sahip, kendisiyle yoldaş olunacak, başkalarının sıkıntılarını paylaşan, sorumluluk sahibi seçkin birine rastlamak da zordur. Gerçekten de vakıa bu değil midir? Çevresinin sorunlarıyla hemhâl olan, sıkıntılara tahammül eden nitelikli insanlara her yerde rastlamak mümkün mü? Şu var ki Allah Resûlü bu benzetmeyle vakıaya işaret ederken, aslında zımnen birbirlerine karşı fedakâr olmaları hususunda Müslümanları uyarmış olmaktadır.

Kur’ân-ı Kerim’de Belirtilen İnsânî Zaaflar

Kur’an-ı Kerim’de de insanın zaaflarına işaret eden tespitlere sık sık rastlanır. Ancak Kur’an-ı Kerim her defasında, bilinçli ve azimli bir yaklaşımla ahlâkî zaafların yok edilebileceği mesajını vermiştir. Meselâ, Yüce Allah “Gerçekten insan, pek hırslı ve sabırsız yaratılmıştır. Kendisine fenalık dokunduğunda sızlanır, feryat eder. Ona imkân verildiğinde ise pinti kesilir. ” [Meâric, 70/19-21.] buyurarak her insanda var olan potansiyel bir zaafa işaret ettikten sonra, devamında “Namazlarını ihmal etmeyenler, mallarında muhtaçlar için bir hak tanıyanlar... hariç” [Meâric, 70/19-21.] demiştir. Böylece genel olumsuz profilin istisnaları olduğunu belirtmiştir. Aynı şekilde “Şayet biz kendisine bir rahmet (nimet) tattırdıktan sonra bu nimeti ondan çekip alırsak insan, tamamen ümitsiz ve nankör olur. Eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir nimet tattırırsak, ‘Kötülükler benden gitti.’ der ve bunu kendinden bilir, boş bir sevince kaptırır kendini.” [Hûd, 11/9-10.] buyuran Allah-u Teâlâ, zorluklar karşısında genel olarak insanların gösterdiği menfî tepkiye işaret ettikten sonra âyetin devamında sabredip güzel davranışlar sergileyenleri bunun dışında tutmuştur.

İnsan ve Sorumluluk

Allah’ın insan için belirlediği kanun açıktır. O da hürriyet ve mükellefiyet, yani özgürlük ve sorumluluktur. Özgürlük, sorumlu bir varlık olmanın temelini teşkil eder. Şöyle ki iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı birbirinden ayırabilmesi yanında, bunlardan birini tercih edebilme yeteneğinin insana verilmiş olması, onun düşünce, inanç ve davranışlarını belirlemede baskı altında olmadığını gösterir. Bu yüzden insan, iyi de olabilir kötü de; şükreden de olabilir nankör de. İnsanı katışık bir sperm damlasından yarattığını söyledikten sonra şöyle buyuruyor Yüce Allah: “Şüphesiz biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredenlerden olur, ister nankörlerden. ” [İnsân, 76/2-3.] Allah, elçileri aracılığıyla hakikatleri insana iletir. Bundan sonra doğru yolu tercih etmişse kendi lehinedir. Yanlış yolu tercih etmişse kendi aleyhinedir. Bu yüzden hukuktaki kişisel mesuliyet, hesap günü için de temel ölçüt olacaktır: İnsan yaptıklarından sorumludur ve eylemlerinin neticesine kendisi katlanır.

Devam edecek.

[“Hadislerle İslâm” Adlı Eserden Özetle…]

  Bu yazı 2843 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI