Bugun...

95. YILDÖNÜMÜNDE NUTUK

 Tarih: 14-10-2022 18:43:00
RUFAT ŞENER

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez” öğüdünü her bir yurttaşımız bilmektedir.

Atatürk, bizlere verdiği bu öğüt ile yüzüncü yıldönümünü kutlamaya pek az zamanımızın kaldığı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş tarihini bilmemiz gerektiğini, onun değerini ancak böyle anlayabileceğimizi ve her zorluk önünde savunmasını yapmaktan geri kalmayacağımız dersini veriyordu.

Nitekim, üzerinde yaşadığımız bu topraklarda, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ne zorluklara karşın kazanıldığı, bağımsızlığın hangi bedeller ödenerek elde edildiği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin nasıl kurulduğu Türk çocuklarınca öğrenilsin ve bu ulusal varlığa sahip çıkılsın, diyerek tarihsel belgelere dayalı Nutuk adlı eserini yazmıştı Atatürk. Yazmakla de yetinmemiş milletvekillerinin ve kurultay delegelerinin önünde saatlerce ayakta durarak okumuş ve anlatmıştı.

Yıl 1927, Ekim ayının 15. günüydü. Günlerden Cuma… Cumhuriyet Halk Fırkasının 2. Kurultayı’nın ilk günüydü. Gazi Mustafa Kemal, Nutuk adlı büyük eserini milletvekilleri ve delegeler önünde okumaya başladı. 15 Ekim ve 20 Ekim tarihleri arasında, her gün altışar saat, toplamda 36,5 saat sürdü bu okuma süreci.

“1919 senesi Mayısının 19. günü Samsun’a çıktım” tümcesiyle başlıyordu bu büyük söylev.

Samsun’a ayak bastığı günden başlayarak, bağımsızlık savaşında ulusu ile nasıl bütünleştiğini; bir tarafta padişah hükümetinin oyunlarına, diğer tarafta muhaliflerinin planladığı iç isyanlara nasıl göğüs gerdiğini; ulusunun ‘Ya istiklâl ya ölüm’ ilkesiyle varını yoğunu ortaya koyarak, kendisinden çok üstün istilacı emperyalist güçleri yenmeyi nasıl başardığını, Cumhuriyet’in nasıl kurulduğunu anlattı Gazi Mustafa Kemal bu Nutuk’ta.

Hitabet sanatında benzeri görülmez değerde bu tarihsel Söylevi, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk şu sözlerle bitiriyordu:

“Saygıdeğer Efendiler, sizi günlerce işgal eden uzun ve teferruatlı nutkum, nihayet geçmişe karışmış bir devrin hikayesidir. Bunda milletim için ve gelecekteki evlatlarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktaları belirtebilmiş isem kendimi bahtiyar sayacağım.

Efendiler, bu nutkumla, milli varlığı sona ermiş sayılan bir milletin, istiklâlini nasıl kazandığını, ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan milli ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım.

Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen milli felaketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.

Bu sonucu Türk Gençliğine emanet ediyorum.”

İşte bizler, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1927 yılında okuduğu Nutuk’un 95. yıldönümünü yaşıyoruz 2022 yılında.

Okurken yüreğimizin titrediği Gençliğe Hitabe, bu büyük söylevin son bölümüdür.

“Ey Türk Gençliği!” hitabında kalpleri ulus ve yurt sevgisi ile laik ve çağdaş Cumhuriyet coşkusu ile dolan Türk çocukları, “Türk istiklâlini ,Türk Cumhuriyeti’ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek” görevini alır yüce Atatürk’ten.

Ulusumuz, Gençliğe Hitabe’de anlatılanları nasıl bir bir yaşamışsa, O’nun hitabede öngördüklerini bugünün ve geleceğin gençlerinin de tekrar yaşamaması için Nutuk’u okumaları, içlerine sindirmeleri, özümsemeleri, yaşama duyuş ve biçimi görmeleri gerekmektedir.

Bu eğitimi gençlerimize vermeliyiz ki;

Bir yanda, ulusal savaşın düzenli ordularını kurmak için cephede savaş verirken, öbür yanda Cumhuriyetin temellerini oluşturacak Meclis’i Ankara’da toplayan Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ sözlerindeki ulusal egemenlik ruhunun, ulusal iradenin tek bir makama veya kişiye devredilemez bir hak olduğunu öğretelim.

Sakarya Savaşı’nın başlangıç günlerinde, askerimiz doğuya doğru çekilirken, ulusumuzun bu vatan savunması kadar yarının Türkiye’sinde eğitim ve kültür savaşını da mutlak kazanacağına inanan Mustafa Kemal’in, 1921 yılında Ankara’da 180 öğretmenin katıldığı 1. Maarif Kongresini toplayarak ulusal, laik ve çağdaş eğitime verdiği önemi öğretelim.

Kurtuluşa giden yolda, askeri zaferlerin taçlandırılacağı asıl büyük zaferlerin iktisat alanında kazanılacağını öngören Mustafa Kemal’in, henüz cumhuriyet kurulmazdan önce, 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi’ni toplamasını, yeni Türk devletinin ancak tarımda, sanayide, ekonomide kalkınarak, siyasal ve ekonomik bağımsızlığını koruyabileceği dersini öğretelim.

‘Savaş mecburi ve hayati olmalı. Milleti savaşa götürünce vicdanımda azap duymamalıyım’ diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün, ilkeleştirdiği “Yurtta barış cihanda barış” öğretisini tüm kalbimizle benimseyerek; yurt içinde milli birlik ve beraberliğimizi, parlamenter demokrasimizi, ülkemiz ile bölge ülkeleri arasındaki dengeyi; yurt dışında emperyalist tuzaklara karşı ulusu ve ülkesi ile bölünmez bir bütün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni koruyup savunmak, dünyanın batı ve doğu blokları arasında mihenk taşı olmak bilincimizi gençlerimize kazandıralım.

Bu ilkeyi savunurken Büyük Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” tanımından ve “Misak-ı Milli sınırları içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz” öğretisinden asla vazgeçilemeyeceğini bilelim.

Öğretelim ki, Büyük Atatürk’ün “ Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin gayesi, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve biçimleriyle uygar bir topum durumuna ulaştırmaktır” sözlerindeki amaç yolunda yürüyelim.

Çünkü, Türk çocukları için Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü tanımak, bilmek ve onun görev verdiği Cumhuriyeti savunmak, her geçen gün daha bir anlam ve önem kazanmaktadır. Mustafa Kemal’i tanımak, Onun ‘en büyük eserim’ dediği Cumhuriyeti öğrenmek için elbette okunacak en büyük eser Nutuk’tur. O’nun ebedi istirahatini sürdüreceği Anıtkabir’de rahat uyumasını sağlayacak olan da, hiç kuşku yok ki, Cumhuriyet’i emanet ettiği gençlerdir. Çünkü o söylemişti: “Beni görmek demek behemehal yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir” Bizler bu görevimizi başardığımızda, Atatürk’ün ilk Cumhurbaşkanı seçilişinde , TBMM’de verdiği söylevinde dilediği gibi “Türkiye Cumhuriyeti, mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır”

Bu duygu ve düşüncelerimizle, 1927 yılında okuduğu Nutuk’un 95. yıldönümünde, Yüce Atatürk’ün ve Cumhuriyet uğruna can vermiş şehit ve gazilerimizin anıları önünde saygı ile eğiliyoruz.

  Bu yazı 4327 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI