Tweet |
Türkiye Kent Konseyleri Platformu Edirne Kent Konseyi ev sahipliğinde Tunca Nehri kenarındaki tarihi Elektrik Fabrikasında ‘iklim krizi’ gündemi ile 27’inci Genel Kurulunu gerçekleştirdi. Genel kurula ilçemizden Gelibolu Kent Konseyi Başkanı Bünyamin Turan ve yönetim kurulu üyesi Ergün Coşkun katıldı.
16-17 Ekim 2021 tarihleri arasında gerçekleşen Türkiye Kent Konseyleri Platformu 27. Genel Kurulu’nda iklim krizi ve afet temalı sunumlar yapıldı, çalışma grupları oluşturuldu.
Gelibolu Kent Konseyi Başkanı Bünyamin Turan, gerçekleştirilen genel kurul hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Turan; “Gelibolu Kent Konseyi olarak, 16-17 Ekim 2021 tarihinde Edirne Kent Konseyi ve Edirne Belediyesi'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Türkiye Kent Konseyleri Platformu 27. Genel Kurul Toplantısında Gelibolumuzu temsil ettik.
Genel Kurulun öncelikli gündemi, İklim Kriziydi. İklim krizine ilişkin akademisyenler Prof. Halim Orta İklim Krizi ve Kır, Prof. Mahmut Güler İklim Krizi ve Kent, Levent Artüz İklim Krizi ve Denizler adıyla üç faklı başlıkta bilgilendirme yaptı.
Ardından, katılımcı kent konseyi temsilcilerinin yer aldığı İklim Krizi ve Su Kaynaklarımız, İklim Krizi ve Toprak, Tarımsal Alanlar, İklim Krizi ve Gıda, İklim Kizi ve Hava, İklim Krizi ve afetler; Doğa olayları ve Afetler, İklim Krizi ve Hukuk konularına dair guruplar oluşturarak beyin fırtınası amaçlı masa çalışmaları gerçekleştirdik.
2. Gün platformun verimliliği, işlevselliği, katılımcılığın artılıması yanında, en önemlisi ülkemizin yarınlarına dair kaygılara ve yaşamsal sorunlara işaret edildi.
Edirne Kent Konseyi Yürütme Kuruluna, Belediye Başkanına, katılım sağlayan tüm kent konseyi temsilcisi dostlara Gelibolu kent konseyi adına teşekkür ediyorum. Katılımcı, ortak akıl ve öznesi insan olan yaklaşımları içselleştirip artırdıkça daha yaşanabilir bir "Türkiye" yaratmış olacağız. Bu topraklar bize miras değildir. Yarınlara bırakacağımız en anlamlı emanet olacaktır” dedi.
Genel Kurulun ikinci gününün sonunda raporlama ve ortak sonuç bildirgesi hazırlandı.b Hazırlanan ortak sonuç bildirgesi şu şekilde:TKKP 27. Genel Kurulu 16-17 Ekim 2021 tarihlerinde Edirne’de ’’İklim Krizi’’ ana temasıyla gerçekleştirilmiştir. Namık Kemal Üniversitesi’nden Prof. Dr. Halim Orta İklim Krizi ve Kır, Trakya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mahmut Güler İklim Krizi ve Kent, MAREM’den Levent Artüz İklim Krizi ve Denizler konulu sunumlarını gerçekleştirmişlerdir. İklimdeki değişimin krize evrilmesinin üretim tarzından kaynaklandığı ortaya konmuştur. Üç uzmanın da üzerinde durduğu en önemli nokta; iklim krizinin yıkıcı etkilerinin artık uzak bir zamanda olmayacağı, gündelik hayatımızın içerisinde olduğu ve bir an önce harekete geçilmesi gerekliliğidir. Konuşmalarda iki ana eksen ortaya çıkmıştır; iklim krizine sebep olan üretim faaliyetlerinin toplumsal yarar lehine düzenlenmesi, iklim krizinden kaynaklanan afet gibi durumların risklerini en aza indirecek politikaların üretilmesi.
Derin deniz deşarjları, sanayi kirliliği, doğru yöntemlerle arıtılmayıp bertaraf edilmeyen atıklar, endüstriyel tarım uygulamaları, ranta dayalı kentleşme politikaları gibi insan kaynaklı uygulamaların küresel ısınma ve iklim krizinin temelinde yer aldığı vurgulanmıştır. Bu bağlamda Kyoto Protokolü, Paris İklim Anlaşması gibi uluslararası sözleşmelerin uygulanması için ulusal ve yerel mekanizmaların geliştirilmesi ve küresel ısınmaya yol açan faaliyetlerin kısıtlanması üzerinde durulmuştur. İklim krizinin sonuçlarının izleneceği milli kuraklık merkezinin kurulması, konvansiyonel tarım yerine onarıcı ve pulluksuz tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması, su kullanımında farkındalık yaratılması, iklim krizi politikalarının üretilmesi ve uygulanmasında merkezi ve yerel yönetim başta olmak üzere tüm paydaşların sürece katılmalarının sağlanması konularına değinilmiştir. Bu bağlamda kent konseylerinin, iklim krizinin gerek sebeplerinin azaltılması gerekse de sonuçlarıyla mücadelede sivil toplum üzerinden kilit rolde olduğu ortadadır.
TKKP 27. Genel Kurulu’nda iklim krizi ve su kaynaklarımız, iklim krizi ve toprak, tarımsal alanlar, iklim krizi ve gıda, iklim krizi ve hava, iklim krizi doğa olayları ve afetler, iklim krizi ve hukuk atölye çalışmaları yürütülmüştür. Bu atölye çalışmalarında aşağıdaki tespit ve öneriler üzerinde durulmuştur:
Kent konseylerinde doğal ve kültürel varlıkların korunması için çalışma grupları oluşturulması.
Başta tarım ve kentsel şebeke suyu kullanımı konusunda farkındalık oluşturulması, yeşil altyapı yatırımlarının yaygınlaşması için girişimlerde bulunması.
Tarım üreticilerine üretim ve örgütlenme eğitimleri verilmesi, üretimde damla sulama sistemine geçilmesi, bilinçsiz ve gereksiz su kullanımı, aşırı gübre kullanımının engellenmesi, planlı tarıma geçilmesi ve uygulamaların denetlenmesi.
Kent konseylerinin, tarım kooperatifleri ve çiftçi sendikaları ile birlikte çalışması.
Kentlerin nefes almasını sağlayacak hava koridorlarının önünü kapatmayacak, yerleşim palanları yapılması. Bu planların yapılmasında kent konseyleri işlevsel kılınması.
Herkes için eşit, sağlıklı, ulaşılabilir ve adil gıda talebi en temel haktır. Bu gıdaların üretim süreçlerinin demokratikleşmesi, dağıtım süreçlerinin yoksulları da kapsayacak şekilde eşit bir biçimde yürütülmesi için merkezi ve yerel düzeydeki örgütlenmelere kent konseyleri destek vermesi.
Üretici pazarları tohum takas etkinlikleri, kent bostanları, üretici ve tüketici kooperatifleri gibi faaliyetleri kent konseyleri ortaklaşmasıyla yürütülmesi.
İklim krizi sonucu oluşan afetlerde gerek hazırlık aşamasında gerekse müdahalede ciddi koordinasyon sorunları olduğu vurgulanmıştır. Kent konseylerinin bu koordinasyon sorununda çözüm mercii olabilmeli.
Özel ilgi gerektiren grupların afetlerde daha fazla etkilendiği, bu sebeple hazırlık aşamasında bu gruplara yönelik çalışmaların yürütülmesi.
Kent konseyleri bünyesinde toplumsal bilincin artırılması ve yerelde iş birliğini sağlamak için afet çalışma gruplarının oluşturulması.
İklim krizine sebep olan kentleşme politikaları ve doğal varlıkların yanlış kullanımları aynı zamanda hukuk sorunudur. Gerek mevzuatın uygulamasında gerekse de yorumda iklim krizinin etki ve sonuçlarının göz önünde tutulması.
Ranta ve talana karşı doğanın ve yaşam alanlarımızın korunması için mücadele ederken birçok yıldırma politikasıyla karşı karşıya kalmaktayız. Bu duruma karşı Kent Konseylerinin dayanışma içinde olması.
Toplantımıza ev sahipliği yapan Edirne’de ve bölgesinde Saros körfezinin korunması için yıllardır mücadele edilmektedir. Saros’ta yapılmaya başlanan FSRU doğalgaz limanı ve kara boru hattının yıkımına dair yıllardır ortaya konan bilimsel raporlar ışığında sürdürülen mücadelenin tüm kent konseyleri olarak yanındayız. İnanıyoruz ki Kazdağları’nda altın madeni şirketine karşı kazandığımız mücadelede olduğu gibi birlikte mücadele ederek yan yana durmaktan başka çaremiz yok.
Marmaris Kent Konseyi’ne karşı açılan tazminat davası sürecinde olduğu gibi, şirketler, kamu kurum ve kuruluşları ÇED süreciyle denetlenmeden, hesap vermeden, sorumluluk üstlenmeden, en düşük maliyetle en yüksek karı elde ederek istedikleri gibi çalışamayacaklarını bilmek zorundadırlar. Kent konseyleri kentlerdeki ve doğadaki her tür yaşam ve kent hakkını ihlal eden faaliyetlere ve eko-kırım yatırımlarına karşı haklarımızı savunmaya devam edecektir.
Hukuku kendi çıkarları için araçsallaştırmaya çalışanların karşısında, ekoloji mücadelesi veren Marmaris Kent Konseyi’nin yanındayız”
Haber: Elçin YÜZÜAK